29 Haziran 2015 Pazartesi

Çizgi Filmler ve Disney Channel

Çizgi Film benim için çok büyülü bir şeydi küçükken.  Tek kanallı televiyon ile büyüyen nesilden biri olarak çok kısıtlı zamanlarda çocuklar için yayın yapılan saatlerde ablamla birlikte  televizyonun karşısında yerimizi alır ve adeta büyülenmiş bir şekilde.  Her yeni bölümü hafızamıza kaydeder ve sonra da oyunlarımızda kendimizce o rollere girerdik.

Bu sene 6 yaşını bitirmekte olan Tuna ve Nil ikiz kardeş olmalarına rağmen elbette apayrı iki karaktere sahipler.  Aynı yaşta fakat farklı iki cinsiyetle aynı evin içinde yaşıyorlar, hem de farklı beğenileri ve tercihleri ile birarada büyüyorlar.  Tuna yaşıtlarından farklı olarak süper kahramanları hiç sevmeyen bir erkek çocuk.  Çizgi film izlerken tercihleri de genellikle çok daha hümanist, gerçek dünya ile ilişkili ve merak uyandıran seçenekler oluyor.  Nil ise pek çok yaşıtı gibi prensesler dünyasından keyif alıyor, onlar gibi giyinmekten hoşlanıyor ve prenses rolüne girmeyi seviyor.  Anneleri olarak benim için zor olan, onların ortak bir paydada buluşabileceği, ikisinin de aynı anda severek izleyebileceği çizgi filmler bulabilmek.

 
Tuna ve Nil’in birlikte izleyebilecekleri hem eğitici hem de eğlenceli olabilecek çizgi filmler araştırırken Disney Channel’da yayınlanan bazı çizgi filmlerle tanıştım.  Disney Channel Türkiye 5-11 yaş aralığındaki çocuklar ve ailelerinin birlikte keyifle izleyebileceği hem eğlenceli  hem de öğretici içerikler yayınlıyor.  Küçük yaş grubuna hitap eden Prenses Sofia, Doktor Dottie ve İlaçları, Jake ve Varolmayan Ülkenin Korsanları; biraz daha büyük gruba yönelik ise Doraemon, Fineas ve Förb, Esrarengiz Kasaba, Muhteşem Örümcek Adam gibi çizgi filmlerin yanı sıra tüm ailenin hep beraber keyifle izleyebileceği Disney’in  sinema klasiklerini yayınlıyorlar.  

Benim bu yazıda bahsetmek istediğim Tuna ve Nil’in severek izlediği  iki çizgi film var.  Prenses Sofia ile Jake ve Varolmayan Ülkenin Korsanları.


 
12 yaşındaki bir kızın hikayesini anlatan Prenses Sofia  sayesinde Tuna ve Nil  kardeşlik ilişkilerini, aileye saygının önemini ve birbirlerini kollamayı öğreniyorlar.  Görsel anlamda yarattığı dünya ile çocukların hayal gücünü etkilemesi ve çocukları hayvan sevgisine yöneltmesi de anne olarak benim dikkatimi çekiyor.  Prenses Sofia’yı Disney Channel’da hafta içleri saat 17:00’de kaçırmadan izliyoruz.

        


Kaçırmadan izlediğimiz bir diğer çizgi film ise Disney Channel’da yayınlanan Jake veVarolmayan Ülkenin Korsanları”. O da hafta içi her gün saat 11.30’da. Tuna ve Nil’in en sevdikleri çizgi filmlerden biri olan  “Jake ve Varolmayan Ülkenin Korsanları” çocukları öğrenmeye ve fiziksel aktiviteye teşvik etmekle kalmıyor, aynı zamanda birçok çizgi filmin aksine gerçekçi matematiksel konseptler de içeriyor. Böylece çocuklar sayı sayma, şekiller, uzaklık kavramlarıyla tanışıyor.


Tuna ve Nil Prenses Sofia’yı izledikten sonra aralarında ondan öğrendikleri repliklerle oyun kurabiliyorlar ve en güzeli aldıkları mesajlarla güzel olan kardeşlik ilişkilerini çok güzel bir şekilde ortaya koyabiliyorlar.   Jake ve Varolmayan Ülke’yi izlerken çok gülüyor ve eğleniyorlar.  Benden istedikleri harita ellerinde, kendi ülkelerinde keşfe çıkıyorlar.  Tuna’nın zaten varolan öğretme hevesi ve merakı Nil’in öğretmen edasıyla birleşince ben de onların oyununu izlemekten ve onlara katılmaktan çok keyif alıyorum. Bazen Nil çizgi filmdeki Jake oluyor ve liderlik yapıyor, Tuna’da Cubby gibi haritalarla doğru yolu bulmalarına yardım ediyor.  Bu durumda bana da Izzy rolü düşüyor ve peri tozu sayesinde Jake ve ekibinin uçmasını sağlıyorum. 


Prenses Sofia’nın bazı bölümlerinde çocukların karşısına çıkan Pamuk Prenses ve Sinderella gibi tanıdık masal kahramanları onların hem farklı hikayeler arasında bağ kurmasını sağlıyor hem de bildikleri karakterleri görmenin mutluluğunu yaşıyorlar.  Bir yandan da anne-baba olarak kendi çocukluğumuza ait karakterleri onlarla birlikte izlediğimizde Disney’in nesiller boyu ailemizin yanında olduğunu hissedebiliyoruz.  Küçüklüğümüzde hayranlıkla izlediğimiz Disney bizim için artık çocuklarımıza bıraktığımız bir miras niteliği taşıyor.


Tuna ve Nil’in yaşıtı çocuklar çizgi filmlerdeki olaylardan, konuşmalardan ve görsellerden tahmin ettiğinizden çok daha fazla etkileniyorlar.  Ekranda gördükleri ile gerçek dünya arasında bağ kuruyorlar ve bazen o hayal dünyasına kendilerini gereğinden fazla kaptırabiliyorlar.  Bu noktada en önemli olan şeyin çocuklarımıza televizyonda izlemiş oldukları dünya ile gerçek dünyayı ayırt edebilecek düşünce yapısını kazandırmak olduğunu düşünüyorum.  Böylece televizyon ekranında gördüklerinin hayatta işlerine yarayabilecek kısımlarını kendilerine almaları ve geri kalanını orada bırakabilmeleri çok daha kolay olur diye düşünüyorum.

Anne babalara ve diğer aile büyüklerine düşen en önemli görev çocukların izleyecekleri her türlü film, çizgi film ve görsellerin içeriği konusunda seçici olmaktır.  Bunu yapabilmek için çocuklara izletilecek her şey büyükler tarafından önceden izlenmiş olmalıdır veya en azından yaş grubuna uygunluğu kontrol edilmelidir.  Bazen anne olarak çocuk kanalı bile olsa çocuklar için anlamsız ve hatta zararlı olabilecek içeriklerle karşılaşabiliyoruz.  Bu yüzden çocuklarımızı “televizyonun önünde unutmamalı” ve her zaman izledikleri programları kontrol altında tutmalıyız.  Her önüne geleni seyretmesine izin verdiğimiz zaman yanlış bilgiler, hayal gücünü yanlış yönlendirebilecek vurgular, korkularını körükleyebilecek içeriklerle başbaşa kalmalarına sebep olmuş oluruz.

Çocuklarımızın görsel, matematiksel ve fiziksel gelişimleri yanısıra dil gelişimlerini ve hayal güçlerini geliştirmek bizim elimizde.  Bunun için doğru materyalleri kullanmak, onları hayata doğru bir şekilde hazırlamak bizim sorumluluğumuzdur. Ebeveyn olarak endişelerime cevap veren gönül rahatlığıyla ailelere tavsiye edebileceğim Disney Channel’ı biz uydu üzerinden şifresiz olarak izliyoruz, tekrar çocuk olmanın hayalini kuruyoruz. Bunu başaramayacak olsak da onların dünyasını paylaşarak içimizdeki çocuğu yaşatabiliriz.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder