8 Temmuz 2010 Perşembe

Hamilelik - İkinci 3 Ay

Hamileliğimin ikinci üç ayı sanırım her hamilelikte olduğu gibi en güzel, en harketli ve en keyifli hamilelik günleriydi benim için.  Zamanımın çoğu çizim yapmakla, internetten ve kitaplardan ikiz gebelik ve ikiz çocuk büyütmekle ilgili kaynakları araştırmakla, yeni evimizin eksiklerini tamamlamakla ve bir yandan da sizin için alışveriş yapmakla geçiyordu.  Hala hareketlerinizi hissetmiyordum ama doktor kontrollerimizde sizi babanızla birlikte izliyor ve her seferinde ikiz bebek değil de normal birer bebek kadar gelişim gösterdiğinizi görerek mutlu oluyorduk.  Benim sağlığım da çok iyiydi ve hala çok kilo almadığım için hareketliydim, rahatça araba kullanıp istediğim yere gidiyor, normal bir hayat sürdürüyordum.

Mayıs ayı gelip çattığında yeğenimi, biricik Gün'ümü çok özlediğimi farkettim ve ilerleyen aylarda doktorum seyahate izin vermeyeceğinden 5 Mayıs'ta acil bir Ankara seyahati organize ettim.  Babanız çalışmak zorunda olduğundan benimle gelemedi.  Uçakla yapacağım bu seyahat benim uzun bir süre için son uçak seyahatim olacaktı.  Uçağa binmek üzereyken hosteslerin hepsi kocaman karnıma bakıp, ikiz hamilelik olduğunu bilmedikleri için sürekli kaç haftalık olduğunu soruyorlardı, neredeyse benden doktor raporu isteyeceklerdi.  Rahat bir yolculuğun ardından Ankara'ya ulaştım.  Gün artık 2.5 aylık inanılmaz tatlı ve güzel bir bebek olmuştu,yavaş yavaş etrafı keşfediyor, gülücükler yapıyordu ve ben ona bakmaya doyamıyordum.  Ablamlarda kaldığım 4 gün bana yetmedi ama yine de bebeğime banyo yaptırdık, beraber çarşı gezdik, onu doyasıya öpüp kokladım.  Bir kaç ay öncesine kadar bir bebeği kucağıma almaya bile cesaret edemezken şimdi karnımda iki bebeğimle üzerime bir annelik hissi gelip oturmuştu bile.  Çok sabırsızlanıyordum ama bir o kadar da çok korkuyordum sizi kucağıma alacağım günler yaklaştıkça.


Gün'üm 2.5 Aylık
Fotoğraflar - Işık Örsel İmir

9 Mayıs günü sabah erken uçakla İzmir'e döndüm ve babanız beni havaalanından alınca hiç vakit kaybetmeden Didim'deki yazlığımıza doğru yola çıktık.  Annem ve babam Ankara'dan arabayla  geleceklerdi aynı gün ama ben 8 saat araba yolculuğunu göze alamamıştım, hem bu şekilde onlardan önce gidip evi açıp hazırlayabilirdik.  İnanılmaz güzel bir bahar havası vardı ve her yerde güller açmış, meyva ağaçları çiçeklenmiş, kular cıvıldıyordu.  Bu sonsuz huzur ortamında iki gün bile olsa vakit geçirmek bize çok iyi gelecekti.  İşte o günlerde tuttuğum notlardan bir bölüm.
 
"...Asıl önemli haberi söylemedim bebeklerim. Ben haftaiçinde artık sizin kıpırtılarınızı hissetmeye başlamıştım. Bu gerçekten çok ama çok heyecan vericiydi. Sanki karnımın içinde baloncuklar var kabarıp patlayan, o kadar güzel bir duygu ki. Tabii bunu babanız hissedemediği için üzülüyordum. Ama Didim’de kaldığımız gece babanız yanıma uzandı ve elini karnıma koydu. İşte o anda ilk darbeyi hissetti.  Bu büyük ihtimalle kızımızdı, sol tarafımda olduğu için. Babanız o kadar heyecanlandı ve mutlu oldu ki anlatamam. Tabii ben de paylaşabildiğim için çok mutluyum. Şimdi akşamları hep sizi sevip okşuyoruz birlikte. Babanız karnıma öpücükler konduruyor eve gelince."
 
Ve işte o günlerdeki anneniz böyle göünüyordu:
 
Mayıs 2009 - Didim
Fotoğraflar: Can İmir

Mayıs sonunda tüm anomali testleri de olumlu çıktı ve derin bir nefes aldık.  Çok sağlıklıydınız ve her biriniz 900gr civarıındaydınız.  Artık hareketleriniz belirginleşmişti ve hanginizin hareket ettiğini ayırt edebiliyordum.  En büyük keyfim gece uzandığımda ve sizin en çok kıpırdanmaya başladığınız saatlede sizi okşamak, sizinle konuşmaktı.  Daha da uzun gecelerin beni beklediğinden habersiz, henüz daha rahat uykular uyuyordum. 

Babanızdan benim bolca fotoğrafımı çekmesini istiyordum.  Bu günleri her zaman hatırlamak ve bir gün sizinle de paylamak en büyük arzumdu.  O günlerde yine babanızın objektifinden işte böyle görünüyormuşum:








 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Mayıs 2009
Fotoğraflar: Can İmir
 
30 Mayıs'ta bir haftasonu gezisi daha yapmaya karar verdik arkadaşlarımızla çünkü ben mümkün olduğu kadar yüzmek, haraket etmek istiyordum.  Üstelik Karaburun'u çok özlemiştik.  Huzur dolu iki gün geçirdik, denizin üstündeki iskelede, yıldızların altında taptaze balık keyfi, gündüz uzun yürüyüşler ve nihayetinde İzmir'e dönüş.  Artık arabada uzun süre hareket halinde olmak beni yormaya başlamıştı., sarsıntılar bana ve size iyi gelmiyordu, hissediyordum.
 

İşte huzur ortamı - Karaburun

Haziran ayında artık karnım kocamandı, uzun yürüyüşler benim için pek mümkün olmuyordu.  Odanız için mobilyaları ısmarlamak için geçirdiğim süreç mesleğim olmasına rağmen beni epey zorladı. n güvenli, sağlıklı ve estetik çözümü bulabilmek için pek çok mağaza gezdik.  Kendim çizip, tasarlayıp yaptırmak istesem de atölyede ustalarımla vakit geçirecek gücü kendimde bulamadım.  Bundan sonraki odanız için sözüm olsun canlarım.

Haziran biterken doktor kontrolümüzde çok enteresan bir şey oldu.  Bir iki gün önce aşırı hareketli olduğunuzu söylemiştim doktoruma ve ultrasonda bakarken hepimizi şok eden bir durum oldu.  Kızımız daha önce yanyana durduğu kardeşinin tepesine tırmanmıştı. :)) Evet Nil'im, afacan kızım, ne yaptın ettin Tuna'nın tepesine çıktın.  O kadar çok güldük ki, nedir erkeklerin kadınlardan çektiği diye ve babacığım, Sedat dedeniz bu durumu aşağıdaki karikatürüyle özetledi:

Karikatür : Sedat Örsel

Böylece hamileliğimin üçte ikisini tamamlamış oldum.  En zorlu son üç ay beni bekliyordu.  Yavaş yavaş gece uykularım azalmaya, hareketlerim ağırlaşmaya ve sıcaklarla beraber sıkıntılar artmaya balamıştı.  Benim aklımdaysa tek bir düşünce vardı: herşey çok güzel olacaktı.

Çok az kalmıştı...

4 yorum:

  1. Ne kadar qüzel resimlerin var..
    Hamilelik sana çok yakışmış =)

    YanıtlaSil
  2. annelerin dünyasındaki yazınızı da eklesenize buraya.. çok güzel "evli ve çocuklu" yazınız... son 3 ayı bekliyoruz :)))

    YanıtlaSil
  3. Çok teşekkür ederim :) Oradaki yazıları şimdilik ayrı tutuyorum, son 3 ay ve doğum hikayem çok yakında :))

    YanıtlaSil