Dile kolay 11 sene...Neredeyse hayatımın üçte biri sayılır. 1999 yazında Ankara'da başladı babanızla hikayemiz. Tanışmamız ise 1998 Ağustos'unda ne tesadüf ki tam benim doğumgünümde yani 14 Ağustos'ta olmuştu. 4 Temmuz denince akla genellikle ilk olarak Amerika'nın bağımsızlık günü gelir, ikinci olarak da Tom Cruise'un baş rolünde oynadığı 4th of July isimli film ama benim aklıma ilk ve tek gelen artık birbirimiz için sıradan iki insan olmadığımızı anladığımız o sıcak Ankara gecesidir.
Üniversiteden mezun olalı henüz 2 sene olmuştu. Babanızın okul hayatı benimkinden farklı olduğundan o yeni mezun olmuştu ODTÜ'den. Ben de aynı bölümde yüksek lisans öğrencisiydim o zamanlar. İlişkimizin başlangıcı bir parça sancılı olmuştu çünkü romantizm bile yaşayamadan babanız Milano'ya doğru önceden planladığı bir geziye çıkmıştı. Daha vahim olanı onun iki haftalık bu seyahatinin ardından sadece 1 gece görüşme şansımız olması ve benim tam 1 ay süreliğine Floransa'ya gitmemle bir kesinti daha yaşayacak olmamızdı. Henüz birbirimizin elini tutamadan aramıza koskoca İtalya girmişti :).
Aslında bu durumdan yakınmam mümkün değildi çünkü 23 yaşındaydım o vakit ve Ağustos ayı boyunca Floransa'da tek başıma olacaktım. Şimdiye kadar gördüğüm şehirler içinde en beğendiğim, bende en çok iz bırakan şehirde kuşlar kadar özgür, İtalyanca kursu ve turistik gezilerden oluşacak heyecan verici bir dönem geçirecektim. Bu seyahatimin detaylarını burada vermem çok anlamlı değil o yüzden meraklısına buradan bir link vereyim.
Seyahatimin ardından Ankara'ya döndüğümde babanızla daha sık görüşme imkanımız vardı artık ve birbirimizi daha yakından tanıyabilmek için bir sürece girmiştik. O günlerde çektiğimiz aşağıdaki fotoğraf da bizim babanızla ilk fotoğrafımız, o zamanlar dekorasyon projesinde çalıştığım, sonradan kötü işletme yüzünden üzücü bir şekilde kapanan Hard Rock Cafe'deydik. Ne kadar da gençmişiz ve ne kadar da komik görünüyoruz, aynen Benetton reklamı gibi, ben tatilden yeni dönmüş bir zenci, Can ise her zamanki gibi kar beyaz.
Işık & Can - 10 Eylül 1999
Çok güzel günlerdi gerçekten. Şimdi üzerine eklediğimiz 11 seneye baktığımda acısıyla tatlısıyla dolu dolu yaşamış olduğumuzu görüyorum ve bugün sizin, yavrularımızın, gözbebeklerimizin yanıbaşımızda, kucağımızda ve hayatımızın tam ortasında olduğu ilk yıldönümümüzü kutladık. Nicelerine canlarım, hep sizlerle, hep sevgiyle...
Viva la vida! Yani teşekkürler hayat, bana verdiklerin için...
seni seviyorum tatlım, kalbim, aşkım...
YanıtlaSilBen de seni çok seviyorum bitanem. İyi ki yanımdasın...
YanıtlaSilromantizmi bozmak istemem ama yazamadan geçemeyeceğim, çok güzel bir hikayeniz var, yafrular da çok tatlı :))
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim, beğenmenize sevindim
YanıtlaSil