26 Mart 2013 Salı

Rötarlı Bir Ankara Yazısı

Bazen hiç anlamıyorum zamanın nasıl geçtiğini.  Bir bakıyorum neredeyse 2 ay geçmiş son Ankara seyahatimizin üzerinden.  Akademik takvime göre Ocak sonundan Şubat sonuna kadar tatilim olduğunu keşfedince Şubat'ta on günlüğüne geleneksel Ankara kış gezisi düzenledim hemen.  Uçak biletlerimizi 1 ay önce almıştım bile.   Vakit yaklaştıkça Tuna ve Nil hem tekrar uçağa binecekleri için, hem de çok özledikleri anneanne, babaanne, dedeler, teyze, amca kısacası Ankara'daki tüm sevdiklerimizi görecekleri için çok heyecanlılardı.

1 Şubat Cuma günü sabah erkenden havaalanındaydık.  Uçağa binmek için sabırsızlanan iki enerji bombasını zaptetmeye çalışarak zaman geçirdik İzmir havalimanında.  Fotoğraflarda sakin durmalarına aldanmayın, bu anneden zılgıtı yedik, oturuyoruz bakışı elbette.

Annem kızdı galiba Tuna, azıcık oturalım
Artist Tuna
Ankara bu defa bizi Şubat ayından beklenmeyecek kadar ılık bir hava ile karşıladı.  Gezmek için çok güzeldi ama yine de birazcık kar yağsa diye düşünmedik dersek yalan olur.  Güzel havayı kaçırmamak için hemen attık kendimizi sokağa ve ayaklarımız bizi otomatik olarak Tunalı'ya ve Kuğulu Park'a götürdü.  Kuğulu Park'ın yenilendiğini duymuştum ve içime bir korku düşmüştü "bir sevdiğim yer daha yokolacak" diye. Neyse ki salına sadık kalınmış genel olarak, bir de her yeri o kocaman banklarla doldurulmasa biraz daha güzel olurdu gibi geldi bana.

Kuğulu Park

Tunalı'da iki düdük :)
Çok özlediğim ablam, eniştem ve yeğenimle vakit geçirdik haftasonu.  Önce Cumartesi akşamı hep birlikte çok güzel bir balık restoranına gittik.  Pazar günü de ablamların evindeydik. Çocuklar yine çok eğlendiler, kuzenleri Gün'le beraber kurabiye yaptılar ve film izlediler.  Biz de ablamların yeni aldıkları mobilyalarına göre salonu ve duvarlara asılacak resimleri düzenledik.  Çok keyifli bir gün oldu.

yemek saati!

Çok güzel bir film bu - Küçük Denizkızı Ponyo

Dünya güzelim, Gün'üm
Haftaiçinde ablam ve eniştem çalıştığı için diğer arkadaşlarımız ve akrabalarımızla görüşmeye çalıştık.  Bir gün babaanne ve dedeyle birlikte Nata Vega alışveriş merkezindeki büyük akvaryıma gittik.  Ben Tuna ve Nil'in daha fazla heyecanlanacağını düşünmüştüm ama bir süre sonra sıkıldılar.  Biraz daha büyümeleri lazım anladığım kadarıyla. 

oo balıklara bak Tuna!
Babaanne ve Mustafa Dede ile

Seviyorum bu fotoğrafı :)
Yine bir gün çocuklarımızı alıp ODTÜ'ye gitmeye karar verdik.  Onlara "Bakın, babanız ve ben burada tanıştık, birbirimizi sevdik, burası bizim okulumuz" diye başlayan çeşitli hikayeler anlattım.  Mimarlık Fakültesi'nin o güzel ve bizim için anılarla dolu binalarında çocuklarımızla geziyor olmak ikimizi de çok duygulandırdı.  Bir kaç hocamızı gördük, eskilerden, yenilerden sohbet ettik.  Çocuklarım da ileride isterlerse orada okusunlar diye dilek tuttum.

ODTÜ Mimarlık Fakültesi girişi
Öğrencilik bitti, babalık daha zor galiba :)
Mucizelerimle birlikte çok sevdiğim ODTÜ'de
İşte bu koridorlarda tanıştık babanızla canlarım
kırmızı balıklar ve su kaplımbağaları
Hep çocuklarla gezmedik bu arada.  İzmir'de çocukları bırakacak kimsemiz olmadığı için asosyalliğin kitabını yazmak üzere olduğunuzdan anneanne, babaanne ve dedelere bırakabildiğimiz zamanlarda Can'la birlikte başbaşa gezdik.  Tunalı'da gezinip Vitamin'de sosisli sandviç yedik, öylesine dolaşmanın keyfini çıkardık.  Bir iki akşam dışarıda yemeğe gittik.  Aslında sonradan farkettim ki görmek istediğim pek çok arkadaşımı göremedim bile ama zaman kısıtlı olunca plan yapmak da zorlaşıyor galiba.

Sedat Dedemizle eğlenmece
İmir'ler birarada
Aşklarım
Güzel çocuklarım :)
Gün, Tuna ve Nil artık harika bir üçlü oldular.  Çok güzel vakit geçiriyorlar birlikte.  Şimdiden Temmuz'da beraber yapacağımız tatilin hayallerini kuruyoruz.  

Üçüz gibisiniz gerçekten
Gün
Küçük tamirci, hemen pilleri halleder
Cilvenaz kızım Nil
Günler çabuk geçince gönmek kaçınılmaz sondu.  Yine havalimanı, yine uçak beklemece ve İzmir'e dönmece.  Bir dahaki gelişimize kadar uçaktan Ankara'ya el sallamaca. 

Uff, nerede kaldı bu uçak??
bay bay Ankara, görüşürüzzzz
Bir Ankara seyahatimiz de böylece noktalandı.
Tuna ve Nil'in okuldaki maceralarından bir bölüm ile bir sonraki yazıda buluşmak üzere.

2 yorum:

  1. çok güzel bir post olmuş fakültede anılarınızı yad ederken o anları cocuklarınızla paylaşmanız da çok hoş...

    YanıtlaSil