Takvimlerdeki rakamlar bu kadar süratle değişip gidiyorken bir sene daha bitti ve yenisi başladı demenin pek anlamı yok aslında. Bir gecede hiç bir şey değişmedi elbette hayatımızda. Zaten öyle çok büyük dilekler falan da dilemedim yeni bir yıldan, ya da gereğinden fazlasını istemedim belki de. Şu anda sahip olduklarımdan fazlasını istemek şımarıklık olurdu ancak.
|
İmir futbol takımı Kordon Sefasında :P |
Bu kadar dramatik bir girişten sonra benim iki küçük maymunumun maceralarına geçebilirim artık. Tuna ve Nil artık karakterlerini ortaya koyan ve varlıklarını iyice hissettiren 28 ayı devirmiş iki küçük canavara dönüştü gözlerimin önünde. Çeneler iyice düştü, artık her istediklerini dile getirebiliyorlar ve bu halleriyle bana inanılmaz keyif veriyorlar. Aynı zamanda yerinde duramayan çok hareketli çocuklar olduklarından ebeveynlerinin yani bizim sabır sınırlarımız üzerinde bol bol deneme yapıyorlar. Bizim yaşadığımız sanırım şu 2 yaş sendromu (terrible 2) dediklerinin karesi. Buna "terrible 2 x 2" da diyebiliriz.
|
Çay demlemek ciddiyet ister |
Tuna gerçek anlamda ele avuca sığmaz bir afacan bu aralar. Yüzünden akan muzurluk ifadesi görmeye değer. Özellikle "yapma" denilen şeyleri yapmaktaki ısrarı ve bazı takıntıları muhteşem. Etrafa su dökmek, sandalyeleri istediği yere çekip üzerine tırmanmak ve kapıları açıp kapatmak en büyük hobileri beyimizin.
|
Boyum her yere yetiyor pozu |
Nil tam bir numaracı küçük cadı. Ayna karşısında mimik çalışan bir kızımız var. Ağlarken, gülerken, konuşurken nasıl göründüğünü izliyor ayna bulamazsa camdaki yansımasından. Bu aralar bazı bulduğu objelere aşırı bağlanma hali var onda da. Mesela tüp şeklindeki bir el kremi var, onu gece gündüz yanında taşıyor ve o krem tüpüyle uyuyor. Ah bir de bileziklerimiz var, kokoşluğun doruğunda ve tabii onlar da yatarken kolunda. Çok tatlı konuşuyor bıcır bıcır. Dün "Çıkma oraya düşersin" dedim, geldi bana yüzümü okşayarak "Merak etme annem, düşmem" dedi.
|
Küçük prenses Nil |
|
O gözler, ah o gözler! |
Kış ayları bizim için en az yaz kadar hareketli oldu bu sene. Misafirlerimiz de oldu bol bol. Annem ve babam geldi bir iki hafta önce. Çok güzel zaman geçirdik birlikte her zamanki gibi.
|
Anneanne ve Dede - Artık taşınmıyorlar kucakta, çok komik duruyor |
|
Dede'yle patatesini paylaşır benim oğlum |
Yılbaşını beraber geçirmek için de ablam, eniştem ve yeğenim Gün geldiler. Bizimkiler kuzenleriyle çok güzel oynadılar bu defa. Zaten aynı yaştalar, üçüz gibi oldular. Keşke daha çok birlikte olabilseler.
|
Nil - Gün - Tuna Trio :) |
Neyse ki bu defa çok fazla ara vermiyoruz. İki hafta sonra Ankara'dayız hem de 15 gün kalmak için gidiyoruz. Tüm sevdiklerimi, özlediklerimi görebileceğim için mutluyum. Tuna ve Nil de sabırsızlıkla uçak yolculuğumuzu bekliyorlar, anlarıyorum onlara uçağa bineceğimizi, seviniyorlar. İki kere bindiler daha önce ama hatırladıklarını sanmıyorum.
Üniversitede dersler bugün bitti. Sınavlar ve jüriler başlıyor haftaya. Sonra ver elini Ankara...
Bir sonraki yazım da büyük ihtimalle Ankara anılarımızla dolu olacak.
Herkese çok keyifli bir sene diliyorum.
|
Tuna'nın deneysel çalışmalarından örnek |
Görsellerin güzelliğine bayıldım.. Ankara tatilinizde çok çok güzel olur inşallah.. Tuna ve Nil'i öperim..
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim :)) Sevgiler
YanıtlaSilbiraz karlı ayazlı da olsa ankara güzeldir :))) ne güzel büyüyorlar tatlı hatıralar bırakarak, maşallah :))
YanıtlaSil:) Ankara bir tanemdir benim. Çok teşekkürler güzel yorumun için.
YanıtlaSilçay takımı, çadır, mamut sandalyeler.... cocuklu evlerde hayat hep aynı... :)))
YanıtlaSilfotolarınız cok güzel...ikizlere maşallah
blogger anneler birbirini izliyor, ben seni izlemeye aldım, bende seni bloguma beklerim--> tamzamanlianne.blogspot.com
Merhaba Derya,
SilÇok memnun oldum, blogunu ziyaret edip takibe alırım mutlaka. Çok teşekkür ederim :))