14 Mayıs 2011 Cumartesi

Bu Bahar Neler Olmuş Neler?

Bu kadar ihmalkarlık olmaz diyeceksiniz, diyorsunuz belki okurken.  Blogumun çok sayıda takipçisi yok belki ama her biri benim için çok değerli ve içlerinden "artık yazı bekliyoruz" diyenler de oluyor.  Tuna ve Nil'in maceralarını merak edenler artıyor galiba :).  Şaka bir yana özellikle Facebook'ta daha düzenli ve sık fotoğraf yayınladığım için Tuna'nın ve Nil'in ayrı ayrı fanatikleri oluştu arkadaş çevremde.  15 günden uzun süre fotoğraf eklemediğimde azarlayanlar bile var özledik diye.

Nadir aile fotoğraflarımızdan biri, o da idare eder

Ah o nikah şekerleri, bizi mahvettiler! :)
 Blogumu bu kadar ihmal etmemin bir kaç sebebi var.  Birincisi, bkz. bir önceki yazım, yani kısmen de olsa çalışan bir anne olmam.  İkincisi Blogspot'a tam da o sıralarda getirilen kısıtlama ve tadımın kaçması.  Üçüncüsü, tamamen tembellik ve akşam bana kalan 3 saatte oyalanacak başka şeyler bulmam denilebilir.

Yaklaşık 3 ay olmuş yazmayalı ve bu 3 ayda Tuna ve Nil gerçek anlamda çocukluğa adım attılar.  Şu anda 20.5 aylıklar.  O kadar çok eğleniyorum ve o kadar doyamıyorum ki onlarla birlikte olmaya, bu kadar hızlı büyümeleri beni zaman zaman korkutuyor.  Yarım yamalak konuşmaya çalışmaları, artık evin her yerine hakim olmaları, kimi zaman kavga edip, kimi zaman oturup başbaşa oynamaları ve ben eve gelince "anne! anne!" diyerek kucağıma sığmaya çalışıp beni öpmeleri başımı döndürüyor. Beni çok yordukları ve üzdükleri zamanlar da oluyor elbette ama sevimlilikleri ve afacanlıklarıyla bunu bana uutturuyorlar. Yavaş yavaş karakterleri belirginleşmeye başlıyor artık.


Tuna ince bir espri anlayışına sahip olacağa benziyor ama aynı zamanda çok kendi dünyasında, kendi kendine eğlenebilen br çocuk. Bir de inadı var ki inanılmaz. Küçük bir "İzmir Efesi" aynı zamanda, bize kızdığında elini masaya vurup dayılanması çok komik. Kötü olan huyu ise Nil'i çok hırpalamaya başlamış olması. Isırmak, vurmak, saçını çekmek gibi alışkanlıklardan en kısa zamanda vazgeçmesini umuyorum.


Nil ise apayrı bir dünya. Çok cilveli, çok zeki, çok harekeli ve bir yandan da çok sevgi dolu bir çocuk. Peşimde "Anne! anne!" diye koşturmasına bayılıyorum. Kendi kendine söylediği şarkılar, enerjisi, dans etmesi inanılmaz şeker. Pek çok kız çocuğu gibi babasıyla aşk yaşıyor, geceleri babası uyutuyor onu genelde.

İkisi de bir sürü kelime öğrendi ve çok güzel anlıyorlar her dediğimizi. Bu söz dinledikleri anlamına gelmesin sakın, maalesef çoğu zaman tutturma şeklinde sahte ağlama krizleri devam ediyor. Nil zaten numaracı bir kız ama dün Tuna'nın ağlayarak yere çöküşü aynı Cüneyt Arkın'ın vurulma sahnelerindeki gibi ağır çekimdi, o kadar çok güldük ki...


Yeni öğrenilmiş kelimelerden bir kısmı:


Tuna:
Duf = su
baka = kapat
ciytin = zeytin
oğurt = yoğurt
Can (babasına bazen ismiyle sesleniyor), otur, kalk, koy, göz, ağız, burun

Nil:
si = su
çii = kalem (nedense?)
büpe = küpe
çiçek, ağaç, süt, toka, araba, bebek

Bu geçen sürede pek çok misafirimi oldu İzmir'deki evimizde.  Öncelikle babaanneler sonra da anneanneler ziyaretimize geldiler, bir kaç gün kaldılar.  Doya doya torun sevdiler, şımarttılar, kokladılar. 


Tuna & Nil, Babaanne ve Dede ile gezmede

Babaanneden bilgisayar dersleri

Benzemiyorlar mı sizce de?

Dede ile parkta

Sedat dede mest

Anneanne ile oynamak ne güzel

Nisan çok güzel bir aydı benim için.  İki yakın arkadaşım evlendi.  Çocuklarımızı ilk kez gece bırakıp İstanbul'a gittik en yakın arkdaşımın nikahı için ve nikah şahidi oldum hayatımda ilk kez, çok duygulandım, heyecanlandım.  Çok çok mutlu ol Dilara'm, güzel yüzün hep gülsün.

Hayat karşıma çok harika bir arkadaş çıkardı bu dönemde.  O da bir ikiz annesi, onun da ikizleri bir kız bir erkek ve dünya tatlısı, Tuna ve Nil'in ilk ikiz arkadaşları.  İyi ki varsın Özden, iyi ki karşılaştık.


23 Nisan'ı ikiz arkadaşları Defne ve Ege ile kutladılar

Mini futbol sahasında mini futbolcular :)
Üniversite nasıl gidiyor diye merak edenler de olmuş sanırım.  Tek kelimeyle "harika" diyebilirim.  O kadar büyük keyif alıyorum ki şu anda yaptığım işten, tekrar üniversite ortamında olmak ve bu defa "öğreten" olmak çok ama çok heyecan verici.  Devam etmeyi umuyorum önümüzdeki dönemlerde.  Benden 16-17 yaş gençlerle bir arada olmak bana da çok şey katıyor, bunu hissediyorum.
Tekrar Tuna ve Nil'e dönersek, geçtiğimiz ay onların evden, bizden ve birbirlerinden biraz sıkılmaya başladıklarını hissettim ve bir çözüm aradım.  En sonunda haftada 2 gün 2 saat oyun grubuna götürmeye karar verdim.  Çok da isabetli oldu çünkü ev dışında güvenli bir ortamda yaşıtlarıyla birlikte oynama fırsatları oldu bu şekilde.  Farklı aktivitelere katılmak ve anne ve bakıcı haricinde birilerinin kurallarıyla oynamayı öğrenmeye başladılar. 

kreşte atıştırma saati, Tuna'nın oturması mucize

maymun surat
bıçkın şoför


Devam eder miyiz bilmiyorum çünkü artık İzmir'de yaz sezonu başlıyor ve biz de yerimizde durmayıp sağa sola kaçmaya başlarız yakında.  Zaten Haziran ortasındaki Antalya tatilimizi iple çeker hale geldik bile.  Hadi yaz, gel artık!

Son olarak bu ay ikinci kez Anneler Günü'nde anneydim.  Sabah gözümü açtığımda iki mucizem yatağımın kenarında cıvıldayarak beni mutlu ettiler.  Ne kadar şanslıyım onlara, aileme sahip olduğum için, daha kıymetli hiç bir şey yok.  Tuna'm, Nil'im, anneniz olduğum için gurur duyuyorum.


Mutluluğun resmi
 Bu çok aceleye gelmiş bir yazı oldu, çünkü gecenin kalanında dinlenmek istiyorum.  Anlatamadıklarımı fotoğraflar anlatır nasılsa.

3 yorum:

  1. sevindim yazını görünce :) gerçekten büyümüşler son 3 ayda...

    YanıtlaSil
  2. Sevindiğine sevindim ben de :) Büyüdüler, yaramazlıkları da büyüdü:)

    YanıtlaSil
  3. Mutluluğun resmine hayran olmamak imkansız..

    YanıtlaSil